KAYMAÇİNA

 

Yasin Can Yılmaz - Nazike Genç 


Bir sütlü tatlı olan Kaymaçina, Balkanlarda  Makedonya’da ortaya çıkmış bir tatlıdır. Hıdırellez zamanı dışında: davetlerde, toplantılarda, bayramlarda, düğünlerde de yapılır. 


“ Kaymaçina çocukluğumun vazgeçilmez tatlılarından biri idi. Pişmesi için dakikaları sayar, fırının önünde kedi gibi beklerdim. Buzdolabından aşıra aşıra sonunu getirirdik. Kaymaçina uğruna işittiğimiz azarın haddi hesabı yoktu."


10 tane yumurta ve 1 bardak şeker kar gibi beyaz oluncaya kadar çırpılır. Ilık 1 litre süt eklenir, çok az daha çırpılır. Cam bir fırın kabına alınır. Fırın tepsisinin içine bir miktar su eklenir ve cam kap bunun içine oturtulur. Fırın önceden 180-200 derecede ısıtılır ve tatlı üstü kızarıncaya kadar 30 dk. pişirilir. Üzeri göz göz kabarınca piştiği anlaşılır.

  

 

 





ARNAVUT BÖREĞİ

 

Aykut Öztürk - Mine Hanım

 

" Çocukluğumda mahallemizde her memleketten insan vardı. Göçmenler, Arnavutlar, Kürtler... Her biri çok güzel yemekler yaparlardı. Ama ben en çok Ülfet ablamın yaptığı Arnavut Böreğini severdim. Hele Maşinga sobada pişince tadına doyum olmazdı. Aynı topraklarda kardeşce yaşayan farklı milletlerin yemeğini paylaştığı güzel günleri özlüyorum doğrusu. "


Un, su, tuz ve zeytinyağı beraberce yoğrulur. Hamur dinlenmeye bırakılır. İç harcı için bol domates ve soğan, küçük küçük doğranır. Doğranan soğan ve domatesler zeytinyağında kıymayla beraber kavrulur. Tuzu, karabiberi ve pul biberi de dahil edilir. Dinlenen hamur ikiye bölünür. Bir parçası el yardımıyla yuvarlak şekilde açılır. Hazırlanan harç, açılan hamurun üstüne yayılır. Kalan diğer parça hamur üstüne kapatılır ve ortada yuvarlak bırakacak şekilde çizgi çizgi kenarlara kesikler atılır. Fırına verilir.



 



HASTA

 

  Umut Yasin Yılmaz - Hacer Nemutlu


 

Bir tatlı türü olan Hasta, Anadolu'da Kars yöresinde eskiden kıtlık zamanlarında ortaya çıkmış, soğuk iklim şartlarında yaşamaya çalışan insanlara güç ve tokluk kazandırmıştır. 

 

 

 " Hasta, yumuşak ve kolay çiğnenebilir olması açısından yaşlıların çokca sevdiği bir yemek olmasının yanı sıra lohusa dönemini geçiren kadınların sütünün artmasına da destek olmuştur. Herkes tarafından sevilmiş, Anadolu sofralarında kendine yer bulmuştur. " 

 

 

Ekmekler tereyağında esmerleşene kadar kavrulur. Hazırlanan şerbet ılıyıncaya kadar bekletilir. Kavrulmuş ekmek içlerinin üzerine dökülen şerbet ile tencerenin ağzı kapatılıp 15 dk. dinlenmeye bırakılır.

 

 

 

 




KAZAN BAKLAVASI
  

Nusret Onur Eliç - Hamide Eliç 



Geçmişi 19. yüzyılın başlarına uzanan Kazan Baklavası, eskiden düğünlerde ailelerin kendi aralarında ikram ettikleri bir tatlı atıştırmalıktır. Şerbetsiz oluşu günümüz baklavalarından ayrılan en belirgin özelliğidir. 


" Kazan Baklavası; dökümden, el yapımı kendi tenceresinde pişirilir. Günümüzde bu tencerelerin veya eski adı ile kazanların kalmadığı düşünülmektedir. Kazan Baklavası, adını bu özel kazanlardan almaktadır. "

Un ve tuz karıştırılır, ardından su eklenir. Hamur birleşmeye başlayınca yoğurt ve yağ eklenip karıştırılır. Limon suyu ilave edilir. Hamurun aşırı yumuşak bir hamur olması gerekir, normal baklava hamurlarından farklıdır. Bezeler halinde ortalama büyüklükte oluşturulur. Baklava gibi ince açılır. Açılan hamur katlanır ve baklava gibi kesilir. Önceden kızdırılmış derin yağda renk alıncaya kadar kızartılır. Yağdan çıkartılıp üzerine pudra şekeri dökülür.






 





HAS DOLMASI

 

Sena Güllüoğlu - Süheyla İzgördü

 

Has Dolması, Şanlıurfa yöresinde büyük yemek davetlerinde sadece belirli bir kaç ailenin, değer verdiği  misafirlerine sunduğu bir yemektir. Bahar aylarında verilen davetlerde yapılır. Marul çok yaygın yemeği yapılan bir sebze olmamasına rağmen Şanlıurfa ikliminde çok fazla sebze çeşidi yetişmediğinden bir sebze yemeği alternatifi olarak hazırlanıp sunulur. 


Maşaranın (marul ekilen tarla) yan taraflarında kendiliğinden çıkan bebek marullar (has) toplanır, kızartılıp doldurulup pişirilir.

“ Çocukluğumda yaşadığımız ev çok büyük ve kalabalıktı. Bir ailenin oğlu evlense bile ailesi ile yaşamaya devam eder, evin oğulları evlendikçe daha kalabalık bir aile olunurdu. Evde sıklıkla kalabalık misafirler ağırlanırdı ve evin annesi yoksa evin en büyük gelini bu yemekleri organize ederdi. Ana yemek olarak ağır olan et yemekleri tercih edilir bu yemeğin yanında biraz daha hafif olan bir alternatif yemek sunulurdu. Alternatif yemek hazırlama kültürü zamanla devam etse de hazırlanan yemeklerin çeşitleri oldukça azaldı. Artık aileler eskisi kadar kalabalık değil, benim çocukluğumdaki gibi büyük sofralar kurulmuyor. ”


Marulun dış yaprakları soyulur ve kızartılır. Bir bez yardımıyla yağı alınır. Kuzu kıyma kavrulur üzerine salça, baharatlar ve maydonoz eklenir. Marul ayrıştırılır ve tuzlanır. İçine  kıyma konulur sonra burulur. Karnıyarık tenceresine dizilir, tuz eklenir. Üzerine bir kapak su konulur. Kıymayla birlikte tekrar pişirilir. Suyu yağ kadar olur, çok az sulu bir yemek olur. Sarımsaklı yoğurt ve yeşil soğanla sevis edilir.